Eylül 23, 2020 tarihinde yayınlandı
Tarihsel süreçte yaşanan salgınlar, insanlık tarihinin seyrini değiştirecek nitelikte olmuştur. Bugün her haberine kulak kesildiğimiz Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO), İspanyol gribinin ardından küresel bir mücadele ihtiyacının doğması ile kurulduğunu görmekteyiz. 1. Dünya savaşından daha çok ölüme neden olan İspanyol gribi neticesinde halk sağlığı ve sosyal güvenlik sistemlerinin kurulması dünyada önemli konular haline gelmiştir. ‘sosyalleştirilmiş tıp’ kavramının bu dönemde ortaya çıktığını görmekteyiz. Salgının akabinde İngiltere ve Brezilya’da yapılan çalışmalar çarpıcı sonuçları gözler önüne sermektedir. Bu analizlere göre 1918-1919 yıllarında doğan çocukların ileriki yaşamları incelendiğinde daha az eğitimli ve daha az düzenli çalışma hayatına sahip oldukları görülmüştür. Yine bu salgının neticesinde milyonlarca erkeğin ölmesi ile iş hayatında kadına ihtiyaç doğmuş bu şekilde kadın hakları ve cinsiyet rolleri tekrar gündeme taşınmıştır
Yalnızca İspanyol gribi değil diğer salgınlarında farklı psikososyal sonuçlar doğurduğunu görmekteyiz. Ortaçağ’da yaşanan veba salgınından sonra toplumda “yabancı korkusu (zenofobi)” artmıştır. Diğer çalışmalar, salgın hastalıkların insanlarda büyük bir travma oluşturduğunu ve kaygı düzeyinin yükseldiğini göstermiştir.
Tarihten aldığımız derse göre Covid-19 salgını sonucunda ülke, toplum ve birey bazında hayatın hemen hemen her alanında büyük etkilenmeler yaşayacağımız su götürmez bir gerçektir. Şu an kısa süreli bazı etkilerini görmekteyiz. Yapılan çalışmalar Google da dini sitelere girişin arttığını göstermektedir. Bu da kişilerin belirsizlik, çaresizlik, yetersizlik duyguları ile baş etme girişiminin açık örneğidir. Uzun sürede ortaya çıkabilecek psikososyal etkileri hep birlikte göreceğiz. Ancak unutulmamalıdır ki salgını algılayış biçimimiz olumsuz sonuçlarla etkili bir şekilde baş edebilmemizle yakından ilişkilidir.